Derya Birinci ile Röportajımız

1- Yılların önemli sektör isimlerinden Derya Birinci’den kısaca bahseder misiniz?

1977’de İzmir’de doğdum. Bilgisayarlarla lise yıllarımda tanıştım. Ve tabi bilgisayar oyunlarıyla da. Ünv.’yi masaüstü yayıncılık, matbaa alanında tamamladıktan sonra grafiker olarak genç yaşta çalışma hayatına atıldım.

Çoğu meslektaşım gibi sıkı bir Star-Wars hayranıyım ve grafiker olarak kullandığım araçlar beni tatmin etmemeye, ötesini aramaya itti. Karakter olarak öğrenmeye sürekli açlık duyan biriyim. Bu açlık karşıma 3ds max 4’ü çıkarttı. Gündüzleri grafiker olarak tam zamanlı çalışıyor, geceleri geç saatlere kadar 3d üzerine çalışıyordum. Kısa süre sonra grafikerliği tamamen bıraktım ve 3D alanına kendimi adadım diyebilirim. CG ile ilgilenmek, pc oyunları oynamak en keyif aldığım aktiviteler. İşim aynı zamanda hobim. Ayrıca en iyi arkadaşımla evliyim ve iki oğul annesiyim.

2- CG sektörü denince sizi en çok heyecanlandıran şey nedir?

Sektör olarak ele aldığımızda beni en heyecanlandıran şey teknolojinin başdöndürücü hızla ilerlemesi ve bunun da daha yaratıcı, daha kaliteli çalışmalar üretilmesine olanak sağlaması olabilir. Özellikle oyun sektörü, sinema sektörü son yıllarda inanılmaz kalitelerde ürünler çıkartıyor. Bunları takip etmek, izlemek, deneyimlemek de bir sanatçının vizyonu ve yetenekleri üzerinde mükemmel bir doping etkisi yaratabiliyor.

3- Sektördeki ticari iş deneyimleriniz nelerdir?

Sektöre dediğim gibi grafiker olarak girdim. Yaklaşık 5-6 yıl kadar o alanda çalıştım ve daha sonra 3D alanında kendimi geliştirdim. Ağırlıklı olarak mimari alanda görev yaptım. Ülkemizde sektörün hakim kolu mimaridir malum. Ancak çeşitli animasyon ve prodüksüyon firmalarında da modeler, generalist, ve ekip lideri olarak çalıştım. Özel bir ünv.’nin güzel sanatlar fakültesinde Karakter Tasarımı dersleri verdim. Hali hazırda son iki yıldır tam zamanlı çalışma temposunu bıraktım. Freelance olarak çalışıyorum ve online özel ders veriyorum.

4- CG ve 3D sektörün dünü bugünü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Global perspektifte bakarsak müthiş bir ilerleme var, özellikle son 5-10 yılda bir sıçrama yaşanmış gibi geliyor. Ard arda üretilen sinema ve oyun prodüksüyonları kendi içlerinde bir domino etkisi başlattılar adeta. Ülkemiz dahilinde ne yazık ki çok büyük gelişmeler çok başarılı ürünler çıkmıyor hala. Ama bunun pek çok parametresi var, çok ciddi yatırım işleri bunlar ve o yatırımcılara ulaşmak için bu alana ilgiyi çekmek de çok kolay değil. Çok karamsar olmamakla beraber, ülkemizdeki gidişatın şu an için çok iyi olduğunu düşünmüyorum. Gençlerin genel olarak öğrenme disiplininden uzaklaştığını ve tüketici zihniyetin hızla yayıldığını gözlemliyorum. Dünya liginde oynamak istiyorsak bunu tersine çevirmemiz şart.

5- Aktif olarak kullandığınız yazılımlar nelerdir? Sizi takip edenler ve konunun meraklıları için 3D yazılım önerileriniz nelerdir?

Öncelikle şunu bir söylemem lazım. Benim genel mottom anti-fanatizmdir. Hiç bir programa fanatik olarak bağlanmayı doğru bulmuyorum, bu gelişmeyi ve öğrenmeyi baltalar. Mesleğimle ilgili yeni çıkan her yazılımı takip etmeye gayret ediyorum. İmkan bulursam deneyip çalışmalarımda bana kolaylık sağlayacak bir yönü var mı diye inceliyorum. Çünkü ben artistim, teknisyen ya da mühendis değilim. Sanat üretmek istiyorum ve bunu yaparken ne kadar az teknik parametre ile muhatap olursam benim için o kadar iyi.

Halihazırda piyasada olan ve aktif olarak kullandığım yazılımlar arasında 3DS Max, ZB ve PS başı çekiyor sanırım. Kumaş simülasyonları için Marvelous Designer, Kaplama boyama için Substance Painter kullanmayı seviyorum. Render motoru olarak bilinen hemen hepsini deneyip kullanmışımdır. Son dönemde Vray Next ve Corona performans aldığım motorlar.

6- Sıfırdan nihai sürece kadar herhangi bir işte izlediğiniz süreç nasıl ilerliyor?

İşim konusunda disiplinli ve kuralcıyım. Ticari bir iş de yapıyor olsam, kişisel bir çalışma da yapıyor olsam aynı disipline tabi kalıyorum. Elbette kişisel çalışmalarda süre kaygısı olmadığından daha yaratıcı ve verimli çalışma şansım oluyor. Genel olarak takip ettiğim bir workflow var, ona sadık kalmaz ve aksatırsam o işin asla bitmeyeceğini biliyorum. Fikrin oluşması ve olgunlaşması aşaması bu workflowun yüzde ellilik zamanını alıyor. Daha sonra o fikri somut bir şekle dönüştürmek için gereken aşamalar ne ise disipline bir şekilde o adımları takip ediyorum. Modelleme, boyama, pozlama, ışık, render, PP gibi.

7- Mimari görselleştirme konularına da ilginiz var mı? Bundan sonraki tasarım hayatınızda yol haritanız nedir?

Mimari görselleştirme konularına ilgim var. Zaten mesleğe mimari görselleştirme ile girdim. Sonradan animasyon ve prodüksüyon alanlarına geçtim. Ancak halihazırda halen mimari alanda freelance ya da kişisel çalışmalar da yapıyorum. Mimari çalışmalarda da sade bir sunumdan çok duygusal ifadesi olan sahneler oluşturmayı seviyorum. O mekan yaşayan bir mekan olsun, bişeyler anlatsın istiyorum. Mimari elementleri birer renk gibi düşünüp birlikte oluşturdukları tablo ile ilgileniyorum.

Hatta karakter çalışmaları yaparken de o karakterin çevresel elementlerini de tasarlayıp bir mekan konsepti içinde bütün olarak sunmayı seviyorum. Karakterlerim sadece karakter tasarımı değil de bir hikaye anlatsınlar, bir kimlikleri olsun istiyorum. Mimari ya da organik farketmez, kendimi daha çok hikaye anlatıcısı olarak görüyorum. Bundan sonra da sağlığım ve imkanlarım elverdiğince hikayeler anlatmaya devam etmek istiyorum. Zaman ne gösterir bilemem şimdilik böyle devam ediyorum.

8- Organik modelleme ve dokulandırma konularında konunun meraklısı arkadaşlara önerileriniz, deneyim ve tecrübelerinizi aktarır mısınız?

Organik modellemeye meraklı arkadaşlara söyleyeceğim ilk şey pes etmemeleri olur. Çok görüyorum başlar başlamaz ilk duvara tosladığında motivasyonunu kaybedip geri çekilenler oluyor. Organik modelleme teknik bilgiden önce sabır ve disiplin işidir. Bol bol pratik yapmaktan başka hiç bir öğrenme yöntemi yok gerçekten. Karakter modellemek istiyorsa bolca anatomi etüdü yapmalı, başarısız olduğunda yılmayıp sabırla tekrar tekrar denemeli. Kusursuzluk diye bişey yok ve hepimiz hala hatalar yapıyoruz. Ben de her gün eksiklerimi gidermek için çalışıyorum.

Bir heykeltraşın kil ile yaptığı şeyi dijital ortamda simüle ediyoruz, dijital heykeltraşlık aslında bu yaptığımız iş. Nasıl ki bir heykeltraş anatomi bilmeden heykel yontamıyorsa, bir modeler’da anatomi bilmek zorunda. Eğer yeterli sabır ve enerjiye sahiplerse bol bol anatomi etüdü ve bol bol modelleme yapacak, bunu yaparken keyif alacak ve bu sayede kalıcı olarak öğrenecekler.

9- Post prodüksiyon süreci sizce bir çalışmanın yüzde kaçını oluşturur ve ne derece önemlidir?

Post prodüksüyon sürecinin yüzdesi projeye göre değişir benim için. Bazen en önemli kısmı olabilir bazen sadece makyaj amaçlı kullanırım. Ama mutlaka yaparım. Post prodüksüyondan geçmeyen hiç bir iş tamamlanmış sayılmaz. Bu konu ülkemizde çok yanlış anlaşılıyor. Görüyorum “No ps” etiketiyle sanki marifetmişçesine paylaşımlar yapılıyor filan. Bu çok yanlış bir bakış açısı, sanki Post yapmak ayıp kapatmaymış gibi tuhaf bir algı var. Render kötü olunca post yaparak kurtarıyoruz da post yapmadan paylaşanlar süper bir iş başarmış gibi garip bir algı var. Öyle olsaydı dünyanın en büyük yapım şirketleri workflowlarından Post Prodüksiyon’u kaldırır, hollywood’da, Kanada’da o bayılarak izlediğimiz işleri üreten PP artistlerinin tümü de işsiz kalırdı.
Bilakis Post prodüksiyon workflowun en önemli aşamalarından biridir, son adımdır, son müdahaledir, ondan sonra bir adım olmadığı için hatasız olmak zorundadır. Hakettiği saygıyı görmeli.

10- Yerli ve uluslararası arenada aldığınız ödüller nelerdir? Böyle platformlarda ödüller almak isteyenler nelere dikkat etmeliler?

3D Total Excellence Award, VW Art Club tarafından ödüllendirildim. womag, visualizermagazine, mudergi gibi basılı medyada yer aldım. Bunun dışında pek çok dijital ortamda çalışmalarım zaman zaman paylaşılıyor.

Ben çok yarışmalara katılan biri olmadım hiç. Çok beylik bir laf belki ama kendimle yarışmaya cidden çok odaklıyım. Sürekli olarak kendimi zorlamak ve çıtamı bir üste taşımak gibi bir felsefem var. Bunun başarı duygusu beni yeterince tatmin ediyor. Elbette bu başarının dışardan takdir edilmesi de ilave bir motivasyon. Alkışlanmayı kim sevmez ki?

11- Yerel ve uluslararası arenada örnek aldığınız yakından takip ettiğiniz sanatçı veya sanatçılar kimlerdir?

Çok var, yani cidden listelesem oldukça uzar. İsmi hiç bilinmeyen yeni bir artist de olabilir çok ünlü bir artist te, kaliteli içerik üreten herkesi takip etmeye çalışırım ben. Son zamanlarda aktif olarak Art Station ve VW artclub üzerinden takip ediyorum daha çok. Mutlaka isim vermem gerekiyorsa Michael Black, Marek Denko gibi konsept çalışmalarını çok beğendiğim artistler var. Ülkemizdeyse en yakın dostum ve hayat arkadaşım Yıldırım Birinci var. Birbirinden başarılı çalışmalar yapan ve aynı zamanda çok değerli dostlarım olan Cihan Özkan, Volkan Kaçar, Cem Tezcan, Niyazi Selimoğlu gibi yetenekli isimler var. Yeni nesilde çok başarılı işler çıkartan Yasin Şafak, Serhan Dereli var. Şu an adını anamadığım ve birbirinden değerli pek çok sanatçı tanıyorum.

12- CG ve tasarım konularında takip ettiğiniz yerli ve uluslararası platformlar, dergiler, siteler hangileri?

Çok eskiden TR3D vardı, CG’ye onunla başladım bizim kuşaktaki çoğumuz gibi. TR3D’ de uzun seneler yöneticilik yaptım. O dönemde CG Society, 3D Total gibi yabancı forumları takip ederdik. Şimdi forum kültürü pek yok, daha dinamik bir medyaya doğru evrildi. Yerli olarak açıkçası yeni oluşumlar varsa çok keşfedebilmiş değilim. Bir Art of CGI’ı biliyorum. Yabancı platformlardan VW Art Club, Artstation, Behance, ZB central genellikle takip ettiğim platformlar. Ayrıca FB üzerinde de bu platformların grupları ve CGI Popülation, CG Extent, CG Arts, Z Akademi gibi birkaç grup daha takip ediyorum. Ayrıca yeni oluşturduğumuz bir Discord kanalımız var, oradan da aktif olarak paylaşımlarımız oluyor.

13-Yeni başlamış olduğunuz CG Buluşmaları hakkında düşünceleriniz nelerdir. Bu gibi buluşmalar konferanslar vb. etkinlikler neden yeteri kadar yapılmıyor.

CG Buluşmaları etkinlikleri konusunda çok heyecanlıyım. Bu ihtiyacımız olan bir şeydi, bir araya gelmek, paylaşımlarda bulunmak, tecrübeli olanların tecrübelerini öğrenmek isteyen yeni nesile aktarması filan çok heyecan verici bir girişim oldu. Bu girişimin mimarı değerli dostum Cihan Özkan çok emek harcadı, harcıyor. Uzun soluklu olmasını ve gelişerek devam etmesini diliyorum.

Yeteri kadar yapılmaması hiç yapılmamış olmasından iyidir, bir yerinden başladık devamı da gelir diye pozitif bir yaklaşımda bulunmak istiyorum.

14- Sektöre girmek isteyen konunun meraklısı arkadaşlara 20 yıllık tecrübeli bir sanatçı olarak tavsiyeleriniz nelerdir?

Bunu birkaç cümleyle nasıl özetleyebilirim emin değilim, fakat genel bir başlık altında tek bir tavsiye vermem gerekse, sektöre ne için girmek istediğinizi sorgulayın derdim. Sektörden beklentiniz nedir? Ve siz bu sektöre ne katabileceksiniz? Bu iki sorunun cevabı çok önemli gerçekten hem sektörün gelişmesi hem artistlerin gelişmesi ve kalite açısından. Gerçekçi hedefleri ya da dürüst cevapları almadan hareket etmemelerini öneririm. Şayet içlerinde gerekli tutku ve disiplin varsa ertelemesinler, hemen şimdi başlasınlar. Ancak bu iki sorunun cevabı bulanıksa belki de başka bir kariyer alanında daha başarılı olacaklardır.

İçeriği Sosyal Medyada Paylaşmak İster misiniz?