Ertuğ Yenidemir ile Röportajımız

1- Sizi tanımayan arkadaşlar için Ertuğ Yenidemir kimdir? Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

1981 İstanbul doğumluyum. Mizah dergilerine karikatür çizerek meslek hayatına başladım. Lise zamanları, dergilerin ve çizerlerin kapılarını aşındırarak geçti biraz. O dönemde bilgisayarlar pek işin içinde değildi haliyle. İleriye yönelik olarak hem çizim hem teknolojiyi birleştiren bir alan düşünmem beni tasarım kavramıyla tanıştırdı. Sonrasında bu alanda Uludağ Üniversitesi’ni bitirdim ve endüstriyel tasarım başta olmak üzere, mimari ve grafik tasarım üzerine çalışmalara başladım. Uzun yıllar İstanbul’da önemli mimarlık ofislerinde tasarım ve mimari görselleştirme üzerine çalıştım. 2015 itibariyle doğup büyüdüğüm İstanbul’a daha fazla tahammülümüzün kalmamasından, hem de eşimin yüksek lisansı nedeniyle tası tarağı toplayıp İzmir’e yerleştik. 3 yıldır İzmir’de kendi firmam olan Wox ile çalışmalarımı sürdürüyorum.

2- Çizgi Sahne’den Wox’a olan iş serüveniniz nasıl gelişti?

Çizgisahne, sevgili ortağım Serkan Çelik’le 2008 yılında Kadıköy’de açtığımız ilk ofisimizdi.  Ofisi açtıktan 2 ay sonra 2008 küresel ekonomik krizi patlak verdi. Maaşlı işlerden istifa edip iş kuracak en harika zamanı tutturduk diye sonrasında epey dalgasını geçmiştik. Tüm zorluklara rağmen çok güzel işler yaptık ve sektörün de açılmasıyla sonrasında çalışmalar hız kazandı. Benim İzmir’e taşınmamla birlikte ben burada Wox’u kurdum. Aynı ekip ortaklığımız İstanbul ve İzmir olarak devam ediyor.  Kısaca Çizgisahne’den Wox ve Teslastudio olarak 2 firma doğdu diyebilirim.

3- Ticari anlamda sektörün hangi büyük firmalarına işler yaptınız, iş deneyimleriniz ve tecrübeleriniz nelerdir?

Mimari sektörde ülkedeki hemen hemen bütün büyük inşaat ve mimarlık şirketleri ile çalıştık, çalışıyoruz. Bunun yanı sıra özellikle Amerika’dan 80 yıllık köklü mimarlık ofisleri var çalıştığımız. Yurtdışı firmalarının hassasiyeti bazı noktalarda biraz daha farklı. Proje bitiminde ne çıkacaksa yüzde yüz onu istiyorlar, sunumu güzel göstermek adına yapılan hilelere pek sıcak bakmıyorlar. ‘yandaki binalar kötü, oralara güzel binalar koyalım ya da büyük ağaçlarla kapatalım’ gibi  müşteri tavlamaya yönelik olmuyor pek talepleri.  Teslim süreleri konusunda da Türkiye’deki gibi bir hız sanırım başka yerde yok. Bu sektörde iş yapan herkes biraz ‘iki ayağı bi pabuçta’ çalışır. Her proje acildir ve ölüm kalım meselesidir. Yurtdışı projelerinde biraz daha esnek bu durum.

4 – CG sektörü denilince sizi en çok cezbeden alan hangisi?

Ben plastik sanatlara hayran olduğum için sanırım still image’lar beni daha çok çekiyor. Yani harika efektlerle süslenmiş CGI’ın dibine vurmuş bir videoyu izlemektense, ince  detaylarla bezenmiş, resimsel dengesi ve tonlaması güzel olan durağan bir kompozisyona dakikalarca bakmayı tercih ederim. Bu mimari render da olabilir, 2d de olabilir, bir  foto manipülasyon da olabilir.  Alıp duvara asabilirsin, sürekli gözünün önünde olabilir, her geçişte inceleyip farklı bir detay keşfedebilirsin. Ama bir filmi 1 defa, bilemedin 2 defa izlersin, o da senaryosu etkileyici ise. Hayat boyu da bir daha açıp kolay kolay yüzüne bakmazsın. Bu yüzden sanırım animasyon ve görsel efekt, kalıcılık anlamında beni çok fazla çekmiyor

5 – CG nin hangi alanlarında işler yaptınız ve yapmayı düşünüyorsunuz?

Endüstri tasarımı ve ürün görselleştirme üzerine bir dönem ağırlıklı çalışıyordum. Özellikle otomobil tasarımı ile uğraştığım için bu alanda da görselleştirme üzerine işler yaptım. 2D ve matte painting’in de benim için yeri ayrı. Vakit buldukça uğraşırım. Ama CG sektörüne girdiğimden beri her zaman mimari görselleştirme en fazla zaman ayırıp uğraştığım alan olmuştur. Bir yandan mimari disiplin üzerine de araştırmalar yapmanız ve bu alanda da kendinizi geliştirmenizi sağlaması, sizi buna zorlaması, pek çoğumuz gibi benim de bu alandan kopamama nedenimdir. Tabi maddi olarak şu an getirisi en hızlı olan çalışma alanı olmasının da etkisi vardır. (Kabus olan revizeleri ve geç ödemeleri bir kenara bırakırsak)

6- Türkiye’deki mimari görselleştirme ve animasyon sektörü hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Ülkede hep sözü edilen ‘inşaat balonu’ patlayıncaya kadar hız kesmeden ihtiyacı devam edecek gibi gözükmekte. Fakat azalan yeşil alanlar ve sırf inşaat odaklı ekonomik politikalar da elbet bir yerde patlayacaktır. Bunu da göz önüne alırsak kısa ve orta vadede sektörde ışık devam etse bile uzun vadede geleceği biraz sıkıntılı görüyorum mimari görselleştirme için. Bu sebeple yeni başlayan genç arkadaşlara ben hep kendilerini render alanından çok, tasarım alanında eğitip yetiştirmelerini öneriyorum. Bir mimari renderi ışık, kaplama modelleme olarak inceledikleri sürenin iki katı kadar da mimari dili, öğeleri, detay çözümleri ve yeni malzeme trendleri açısından da inceleyip değerlendirsinler. Projeye artı değer katmak, gerçekçilik katmaktan daha önemli olmaya başladı çünkü günümüzde.

7- Bilgisayar grafikleri ile ne zamandır uğraşıyorsunuz ve bu seviyeye ulaşmanızda ne gibi aşamalar kat ettiniz?

Yaklaşık olarak 17-18 senedir uğraşıyorum. Word’un çizim araçlarıyla otomobil çizmeye çalışarak başladım. Üniversitenin ilk senesinde dayımdan aldığım autocad R14 kitabında ilk defa 3d studio max’in ismini görmüştüm. Kitabın ön sözünde ileri düzey model ve görsellerin, hatta devasa sinema yapımlarının bu ve benzeri programlarla yapıldığını okuyunca hemen hevesle bir 3d studio max 4 cd’si edinerek kurcalamaya başlamış ve ilk haftada pes edip bırakmıştım. Sonraki hafta ise pes etmeyi yediremeyişim ve şans eseri sevgili Nezih Kanbur’un kitabıyla tanışmamla hikaye başladı. Geceler boyu satır satır, sayfa sayfa çalıştığım o kitaba borçluyum temeli diyebilirim.

8- Çalışmalarınızda aktif olarak kullandığınız yazılımlar nelerdir ve bu CG yazılımları hakkında düşünceleriniz nelerdir?

3ds max, Autocad, Sketchup, Photoshop, Vray, Keyshot ve Corona render’in yanı sıra bazı ufak filtre programları kullanıyorum. Max, modellemede hala biraz hantal ve işi mecburen uzatıyor bazı noktalarda. Corona render özellikle malzemelerde müthiş sonuçlar veriyor. Fakat Vray yine de ticari işler ve büyük sahnelerde daha optimal bir seçenek gibi duruyor. Post işlemleri içinse photoshop her şeye yetiyor ve render programlarının eklentilerine rağmen hala bu işin olmazsa olmazıdır PS bana göre.

9- Render motorları hakkında düşünceleriniz ve CPU yada GPU ya dayalı render teknolojileri ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Aşağı yukarı hepsi aynı işi görüyor diye düşünüyorum. Sahneniz kaliteliyse her şekilde etkili bir görsel ortaya çıkarırsınız. Sahne kalitesi de önce model detayı ve titiz çalışmadan geçiyor. Bu işin temeli modelleme. Sonrasında malzeme bilgisi. Bu şekilde sıralarsak bir sonraki aşamaya ışıklandırma ve kadrajı koyarım. En son basamak da render motorlarının kabiliyeti olur bana göre. Son zamanların en meşhur tartışması olan CPU mu GPU mu konusuna gelirsek de GPU teknolojisinin biraz abartılı bir satış politikası olduğunu düşünüyorum. Çünkü sahnedeki tek bir arabanın renderını almakla çok büyük bir sahnede çeşitli hatalarla ve kaynağı bulunamayan bozuk geometrilerle uğraşmak arasında fark vardır. GPU nun bu konuda tökezleyip servet yatırılan sistemlere isyan ettirdiğine pek çok kez şahit oldum.

10- Şu an aktif olarak kullandığınız PC donanımı nedir?

Ben Boxx’ın Apex 2 modelini kullanıyorum. 20 çekirdekli, 64 gb ramli, gtx 1080 ekran kartlı, i7 6950x işlemcili bir makine. Şu ana kadar kullandığım en sorunsuz çalışan sistem diyebilirim. Monitör olarak da 2 adet Asus 32’’ PB328Q’um var, renk ve grafik kalitesi olarak çok memnunum.

11- Sektörümüzde konunun meraklıları için ülkemiz ve dünyada takip edilmesi gereken alanında uzman kişi ve kişiler kimlerdir?

Son zamanlarda ülkemizden en çok İsmail İnceoğlu’nun işlerini takip ediyorum. Çok iyi 2d concept çalışmaları var. 3d olarak da Cem Tezcan’ın malzeme çalışmaları çok dikkat çekici. Dünyada ise Daniel Simon, Marek Denko ve MIR’in işlerini sayabilirim

12- CG ve tasarım konularında takip ettiğiniz online platformlar, siteler, sosyal medya grupları hangileri?

CG Society elbette ilk sırada.  Bunun yanında bazı facebook grupları var, her ne kadar güzel paylaşımlar olsa da bazen çok fazla abartılan kişisel muhabbet ve geyikler yüzünden bazısından yeter be diyerek çıkıyor insan.  Z Akademi sayfası ve  Art of Cgı da yine takip ettiğim sayfalar arasında. Yeri gelmişken rahmetli TR3D yi de hasretle, özlemle anmak istiyorum.

Sanatçıya ait diğer çalışmalar buradan ulaşabilirsiniz.

Site devamlılığı için tek gelir kaynağımız bize olan desteğiniz. Beğendiğiniz içerikleri lütfen sosyal medya hesaplarınızda paylaşmayı unutmayın.

İçeriği Sosyal Medyada Paylaşmak İster misiniz?