Sanatçının web sitesine BURADAN ulaşabilirsiniz.
1- Sizi tanımayanlar için Melis Aksoy kimdir?
Ben 1990 yılında İstanbul’da doğdum. Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal bilimler fakültesine giriş yapmama rağmen sonradan bölümümü değiştirerek Endüstri Mühendisliği okumaya karar verdim. Her zaman ne okuyacağım konusunda kararsızdım. Kendimi tam anlamıyla görebildiğim bir alan yoktu. Sanata eğilimim olmasına karsın o alanda neye odaklanacağımı bilmiyor olmam ve doğa bilimleri derslerinde iyi olmam beni Endüstri Mühendisliği okumaya teşvik etti. Geleceğimde kendimi tam olarak görebildiğim kesin bir iş kolu yoktu ve Endüstri Mühendisliği için “mezun olduktan sonra her şey olabilirsin” tanımı benim gibi kendini daha çözememiş insanlar için mükemmel bir seçenekti. Ama bölümümü okurken üçüncü sınıfta dayanamayıp Sanat ve Sosyal Fakültesi’nden görsel iletişim dersleri alıp bir kolumu da sanata dahil etmiş oldum.
Üçüncü sınıfın bitiminden sonra bölümünüz üzerine staj yapmanız gerekiyor mezun olabilmek için ve yaptığım Endüstri Mühendisliği stajı son yılımın basında yolculuğumu nereye doğru yapmak istemediğimi çözmememe yardımcı olmuştu diyebilirim. Mezun oluncaya kadar aldığım görsel efektler dersleri sanatın hayatımda daha fazla bir rol oynadığını fark etmemi sağlamıştı. Mezun olduktan sonra sanat üzerine yüksek lisans yapmaya karar verdim ve portfolyo hazırlık süreci içine girdim.
Genellikle iki boyutlu görsel çalışmalar üzerine yoğunlaşırken Dvein stüdyosunun The Vein/MAGMA adlı üc boyutlu görsellerden oluşan inanılmaz dünyasıyla tanışmamla birlikte 3D evreninin içine dahil olmak istediğime karar verdim. Benim için en doğru kararın Amerika’ya gelip Endüstrinin kalbinde eğitim almak olduğuna karar verdim. Çünkü Türkiye’de istediğim şekilde bir master programı bulamamıştım ve daha yeni gelişen bir sektör olduğu için de yurtdışını tercih ettim. Böylelikle Görsel Efektler Yüksek Lisansı yapmak için San Francisco’ya Academy of Art Üniversite’sine geldim.
2- Görsel efekt işleri ile ne zamandır uğraşıyorsunuz. CG sektöründe başka alanlara ilgi duydunuz mu? Ve başka alanlarda çalışmalar yaptınız mı?
San Francisco’ya gelmeden önce 3D alanda bir deneyimim yoktu, fakat görsel efektlerle uğraşmam mezun olduktan sonra After Effects ile yaptığım video serilerine dayanır. Kompozitleme alanına giderek büyüyen bir ilgim vardı ve kişisel projelerimde kompozitlemeye çokça yer veriyordum. Fakat dediğim gibi 3 boyutlu dünyaya girmem San Francisco’ya Yüksek Lisans yapmak için gelmemle birlikte başladı.
3- TyFlow’un geliştiricisi Tyson Ibele ile aynı stüdyoda beraber çalışma imkanı buldunuz. Bu süreçten bahseder misiniz?
Tabii ki. Mezun olduktan sonra Minneapolis’e yerleşip MAKE stüdyosunda başlamamla birlikte Tyson’la çalışma sürecimiz başlamış oldu. Ben çalışmaya başlamadan önce Tyson, tyFow’u daha yeni geliştirmeye başlamıştı. Tyson ile çalışmak gerçekten cok eğlenceli ve öğreticiydi benim açımdan. Çok sabırlı ve inanılmaz donanıma sahip bir sanatçı. Kendisi herhangi bir takıldığınız noktada hiç zamanı umursamadan siz anlayana kadar açıklamayı sürdürür ve öğrendiğinizden emin olana kadar da sizi birakmaz.
TyFlow’da yapılan birçok gelişim karşılaştığım kod hatalarının düzeltilmesiyle doğrudan ilişkili. Gelişim sürecinde kod hatalarından dolayı doğru çalışmayan parametreleri saptamak ve düzeltmek işimin bir parçasıydı. Eksiksiz bir şekilde çalışmasını sağlamak zorlayıcı bir süreçti. Her bir özellik kendi başına biraz basit olabilir, ancak tüm farklı donanım yapılandırmalarında ve 3ds Max sürümlerinde çalışması gereken yüzlerce özellik olduğunda, hatasız performansı elde etmeye çalışmak gerçekten zordu. Hataları düzeltmenin yanı sıra tyFlow’un Houdini’nin bazı temel özelliklerini barındırmasını istediğimizden de benzer simülasyonların Houdini’de nasıl işlediğini saptayarak tyFlow’a uyarlanmasını sağladık. TyFlow geliştikçe basit gözüken komplike ve zor simülasyonları Houdini’ye göre cok daha cabuk ve kolay idare etmeye basladı.
4- Aktif olarak kullandığınız yazılımlar nelerdir? Ayrıca geliştirilmesine katkı sağladığınız TyFlow hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Aktif olarak Houdini ve 3dsMax kullanıyorum. Tyflow kesinlikle 3ds Max kullanıcıları için inanılmaz bir gelişim. Hatta sadece 3ds Max kullanıcıları için değil bütün sektör için çığır açan bir gelişme oldu. Partikül simülasyonlarında ve deformasyonlarda çok daha basit bir set up ile Houdini de elde edeceğiniz sonucu almanızı sağlıyor. Çok kompleks gibi gözüken similasyonları ve animasyonları aslında kısa sürede çok karışık bir set up kurmadan yapabilme olanağı sunuyor. Ayrıca diğer pluginlerle olan ilişkiside baya istikrarlı. Sıvı, patlama, duman gibi similasyonları Phoenix FD ile birlikte kullanıldığında istediğiniz sonucu almanızı sağlıyor. Sadece tyFlow’un kendisi zaten güçlü bir plugin iken başka pluginlerle desteklendiğinde büyük sahnelerin gelişiminde cok daha istikrarlı ve gerçekçi simülasyonlar elde edebiliyorsunuz.
5- Sizce Houdini yazılımı VFX’in neresinde. Sıvı simülasyonları için RealFlow yada Phoenix FD gibi alternatifleri kullanmak ne kadar mantıklı?
SideFX Houdini VFX endüstrisinde giderek daha fazla kullanılmakta. Prosedürel doğası gereği 3dsMax veya Maya gibi daha geleneksel araçlara kıyasla 3D ile çalışmaya çok farklı bir yaklaşım sunuyor. Diğer yazılımlardan cok daha sonra geliştirilmiş olmasına rağmen sektördeki hakimiyeti diğer yazılımlar ile karşılaştırıldığında çok daha fazla. Bunun nedenlerinden biri içinde her şeyi bir paket olarak sunmasından geliyor.
Yıkım ve deformasyonlardan saçlara, dalgalara, ateşe ve daha fazlasına kadar her şey Houdini’nin içinde hiçbir başka plugin’e gerek duyulmadan üretilebilir. Özellikle yıkım, yangın ve sıvı simülasyonları için en çok tercih edilen yazılım. En önemlisi de prosedurel yonleri sayesinde sanatçılara herhangi bir zamanda sahnenin her yönü üzerinde mutlak kontrol sağlıyor olması post produksiyonda cok işe yarıyor. Ayrıca produksiyonda Houdini’nin en cok tercih edilmesinin sebeblerinden biri de Houdini’nin prosedürel yönleri sayesinde post produksiyonda 3D iş akışını inanılmaz hızlandırabilme olanaği sunmasıdir. Bu zamanda Houdini, büyük miktarda veri kullanan karmaşık simülasyonlar oluşturmak için en guclu yazilim kesinlikle.
Phoenix FD’yi aslında sıvı simülasyonları için severek kullandığımı söylemek isterim. Büyük okyanus simülasyonları için olmasa da daha basit simülasyonlar için kullanılmasını öneririm. Her ne kadar bazı parametrelerini Houdini’ye göre çok daha hassas bulsam da çok karmaşık olmayan sıvı simülasyonlarını hızlı bir şekilde yönetmenizi sağlıyor. American Horror Story’de çalışırken kan simülasyonları için Phoenix FD kullanmıştım, çünkü çok az zamanda çok fazla kan simülasyonuna ihtiyacımız vardı ve dizi için yaratılan bütün modeller ve animasyonlar 3ds Max kullanılarak yaratılmıştı. Her şeyin en iyi şekilde senkronize olması için Phoenix FD kullanmaya karar verdik. Houdini de yaptığım kan simülasyonlarından çok daha hızlı ve iyi çalıştığını da birinci elden deneyimlemiş oldum.
6- Yine dünyaca ünlü bir çok dizi ve filme görsel efekt üretmiş olan FuseFX firmasının sizi tercih etmesindeki ana etmenler nelerdir
Beni bünyesine katmasının en büyük sebebi aslında bir Görsel Efektler sanatçısı olarak Houdini’yi çok iyi bilmemin yanında endüstriye yeni tanıtılan TyFlow’un gelişimde Tyson Ibele’nin yanında yer almamdı. Ne kadar fazla yazılım bilirseniz o kadar fark yaratırsınız. Gerçekten birden fazla yazılım bilgisi edinerek, endüstrideki gelişimleri ve yenilikleri takip ederek kendize sektörde yer acarsınız. Kesinlikle zaman ve emek isteyen bir sektör. Bu sektörde kabul edilmesi gerekilen en önemli nokta, teknolojiye dayalı olduğu için durmadan yeni bir yazılım ya da yeni bir icat olmasıdır. Kendinizin çalışma azmini körükleyerek, durmadan bu yeniliklerin peşinden koşarak değişimin bir adım önünde olmalısınız maalesef yoksa sanatçı olarak zorlanmaya başlıyorsunuz. Bunun yanı sıra, bir diğer önemli nokta, projeleri teslim etmek için sunulan kısıtlı zaman aralığı. Bu hızlı ve stresli süre zarfında, ilhamınızı kaybetmemeniz çok önemli, ve risk alın. Risk almaktan korkmayın.
7- Görsel efekt sektörü ile alakalı, rakiplerine göre ön plana çıkmış belli bir alanda uzmanlaşmış artistler için tahmini yurt dışı kazançları nelerdir?
Genellikle yılda 120 bin’nin üstüne çıkarsınız. Başlangıç pozisyonundaysanız ve hiç deneyiminiz yoksa eğer saati 20-25 dolar arasında baslarsınız. Tabii efekt sanatçısı iseniz başlangıç ücretiniz diğer dallara oranla biraz daha yüksek oluyor. Çünkü efekt sanatçısı hem teknik acıdan çok değerli hem de endüstride o kadar fazla yok. Çok fazla animasyoncu, modelci ve kompozitci var fakat efekt sanatçılarının yüzdesi endüstride diğer alanlarda çalışan sanatçıların yüzdesine göre çok daha az. Bunun nedeni de her ne kadar efektleri izlemesi çok etkileyici olsa da yapım aşaması çok daha teknik olması sanatçıları korkutuyor.
8- Yurt dışında çalışmak ve bu sektörde ilerlemek isteyen arkadaşlar için İngilizcenin önemi konusunda neler söyleyebilirsiniz? Siz akıcı seviyeye gelmek için neler yaptınız?
Ben ilkokuldan beri İngilizce eğitim gördüğüm için bu yönde pek bir sıkıntı çekmedim. Ama sektörde İngilizcesi pek iyi olmayıp da teknik açıdan çok kuvvetli olan bir sürü insan var. Özellikle sektörün büyük bir çoğunluğu Asyalılardan oluşuyor. Yüksek lisansıma başladığımda çok sayıda Asyalı arkadaşlarımın İngilizcede kendilerini ifade etmekte çok zorlandıkları için soru sormadıklarını ya da profesörün söylediklerini yanlış anladıkları için yanlış proje çıkarttıklarına şahit oldum. Fakat sektörde çalıştıkça hem terimleri kapıyorsunuz hem de kendinizi zorlayıp sürekli iletişime açık olduğunuzda İngilizceniz de gelişiyor. Okulda ve işte olmak üzere İngilizcesi ileri seviyede olmayan ama verilen notları gayet iyi bir şekilde yerine getiren sanatçılar da vardı. Fakat İngilizceyi iyi bilmeniz tabii ki önemli. Bütün departmanlarla sağlıklı bir şekilde iletişim kurmanız gerekiyor ki hiç aksama olmadan doğru bir şekilde verilen görevi yerine getirebilesiniz. İngilizcenizi geliştirmeniz için olan dil okulları ve bir sürü online aplikasyonlar var artık. Ama dediğim gibi İngilizce hayalinizi gerçekleştirmenizin önünde kesinlikle bir engel değil. Fakat kendinizi ne kadar iyi anlatırsanız o kadar başkaları da sizin ve işiniz hakkınızda daha detaylı bilgiye sahip olacaktır.
9- Proje üretim sürecinde çalıştığınız FuseFx gibi üst düzey işler üreten firmalar hangi yazılımları tercih ediyor?
Genellikle tercih edilen yazılımlar Houdini, 3dsMax ve Maya. Houdini büyük, karmaşık efektler ve prosedurel modelleme için kulanılırken, 3dsMax ve Maya modelleme, ışıklandırma, animasyon, kaplama(texturing) gibi alanlarda kullanılıyor. Kompozitleme (Compositing) için ise Nuke kullanılıyor.
10- Görsel efekt ile uğraşacak arkadaşların sizce nasıl bir pc donanımına ihtiyaçları var? Kişisel anlamda en çok hangi donanıma yatırım yapmalılar?
Her dalın gerekli pc donanımı farklı. Tabii ki bilgisayarınızın çok güçlü bir performans göstermesini istersiniz ama animasyon yapan ile efekt yapanın bilgisayarının aynı performansı sağlaması gerekmiyor.
Hangi performans alanlarının en yüksek önceliğe sahip olacağı konusunda bir fikir edinmek için iş istasyonunuzu ne için kurduğunuzu dikkatlice düşünün derim; genel olarak konuşursak, animasyonlar / simülasyonlar için grafik işleme gücü ve son renderlar için CPU gücü isteyeceksiniz.
Öncelikle GPU işlemeyi destekleyen bir yazılımla çalışıyorsanız, grafik kartınızı yükseltmek, diğer bileşenleriniz hızlanmasa bile performansta büyük bir artış sağlayabilir.
RAM, bilgisayarınızda çalışabilme yeteneğiniz üzerinde inanılmaz bir etkiye sahip. Daha fazla RAM size büyük projelerde ve uygulamalar arasında çoklu görevlerde çalışmayı kolaylaştıran istikrarlı bir performans sunar.
Büyük animasyon projeleri bir sabit sürücüyü hızlı bir şekilde doldurabilir, bu nedenle bir projeyi her bitirdiğinizde silmek istemiyorsanız, iyi depolama rezervlerine ihtiyaç var. Çoğu PC kullanıcısı, bir video kartını veya RAM’i yükseltmenin yapabilecekleri en kolay iyileştirme olduğunu bilir. Ancak, işlemciniz PC’nizin potansiyelindeki en büyük faktör. Sıfırdan başlıyorsanız, alabileceğinizin en hızlısını almanızı öneririm. Diğer bileşenlerin daha sonra yükseltilmesi kolay, işlemci genellikle yeni bir anakart gerektirir ve başka bir sürü değişikliği beraberinde getirir.
128 GBs of RAM memory, an Nvidia GTX 1080 8GBs, and a dual 6-core Xeon 3.4 GHz E5-2643v4 processor güzel bir bilgisayardır mesela ama kendi istasyonuzu kendiniz kurduğunuzda daha az maliyetli oluyor kesinlikle. Onun için de B&H PhotoVideo ya da PCPartPicker sitelerinden parçaların birbirine uyumluluğunuda görerek bir pc oluştırabilirsiniz. SSD Card olarak Samsung 970 EVO ve işlemci olarak Intel i9 processor (3.5Ghz veya üzeri) 8, 16 ya da 32 cores veya benim de severek kullandığım Ryzen Threadripper 1950X 3.4 GHz 16-Core sTR4 Processor’ı öneririm.
11- Yerel ve uluslararası arenada örnek aldığınız yakından takip ettiğiniz sanatçı veya sanatçılar kimledir?
Ulusal alanda Refik Anadol ve Coşku Turhan’nın işlerini beğenerek takip ediyorum. Uluslararası arenada ise Maxim Zhestkov ve Adam Swaab örnek aldığım sanatçılar arasında.
12- CG ve tasarım konularında takip ettiğiniz yerli ve uluslararası platformlar, dergiler, siteler hangileri?
Benim en çok takip ettiğim platformlar 80 level, 3D Art Direct, Cinefex, VFX Voice ve CG channel. Ayrıca tyFlow Group ve Houdini Artists adlı iki facebook grubu da üye olduğum kanallar arasında.
13- Son olarak görsel efekt sektöründe sizin de malumunuz üzere erkekler hakim. Bu sektörde sayılı kadın sanatçılardan biri olarak neler söylemek istersiniz?
Durumun boyutunu anlamak için görsel efekt dalında çeşitliliğin çok büyük bir farklılık yaratacağını anlamak gerekiyor. Amerika’ya geldikten sonra buradaki sistemi görünce, bu kabullenmenin işe ve şirkete aslında ne kadar zenginlik kattığını gördüm. Bu sebepten her alanda olduğu gibi, bu alanda da farklılığı desteklememiz gerekiyor. Ayrıca fark ettiğim bir şey daha var; Kadınlar performans acısından erkek iş arkadaşlarından daha iyi olsa bile daha az maaş ile iş yapmaya razı oluyorlar. Bu da tabii ki olduğu konumu kaybetmemek için haksızlığı görse bile ses çıkarmamasından dolayı gelişen bir durum. Aslında işinizde iyimseniz stüdyo sizi tutmak için zaten isteyeceğiniz maaşı vereceğini göreceksiniz.
Bu yüzden de bazen kendinizden ödün vermemeniz gerekiyor. Amerika’da, özellikle Hollywood’da, Uluslararası Kadınlar günü olan Mart ayında kadın sanatçılardan gelen işlerde hep bir artış görülüyor. Bir azınlık olarak görülen kadın grubuna o ay boyunca ışık tutuluyor. Röportajlar, görüşmeler, ve bir çok şekilde toplumun gözü önüne çıkarılıyor. Fakat, Mart ayı bittikten sonra bu ilgi birden kayboluyor. Benim dileğim bu ilginin ve saygının verilmeye devam etmesi.
İçeriği Sosyal Medyada Paylaşmak İster misiniz?
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir
Yorum *
Ad *
E-posta *
İnternet sitesi
Δ